Tuesday, January 24, 2006

Süt, Tehlikeler Evi & Gofret

İnanılmaz bir kar!
Keyifler özellikle eve girilen dakikalar itibariyle oldukça yerinde.
Dün gece yaşanan dakikalardan birkaç görüntüye gelirsek şayet:

"Tehlikeler Evi" : Lütfen kitabın sayfaları altındaki notlara dikkat edelim!
Koca bir bardak soğuk süt ve Ülker çikolatalı gofret...
Eeeee sonuçta "Aman gece kar yağsın, kimse basmadan ben basayım üstüne ilk önce" tarzında hırslarımdan 15 yıl önce sıyrılmış durumdayım, daha sakin şeylerden keyif alıyoruz ya olgunlaşma adına :)

Kimse keyfime dokunmadı! Kar konulu telefon konuşmalarını saymazsak şayet.
Bu akşam da bunun bir türevi olacak muhtemelen.
Acaba çalışma odasına avize mi yapmalı bu gece?????

Friday, January 20, 2006

Yaaa boş yere değil yani...


"Zordur ikizler için tercih...
Bir yanını seçmek, çoğu zaman öbüründen de vaz geçmektir. Çünkü birini feda ettiniz mi, "ikiz" değilsinizdir artık...
Sizi siz yapan, içinizdeki tepişmedir.
Değeriniz, "diğer"inizdedir.
Bütün Haziran doğumlular bilir bunu...
O yüzden kıyamaz içinde tepişen ikizlerden birine... ne kahkaha saçan neşeye ne ansızın bastıran hüzne... ne iyimser güne ne karamsar geceye... ne ciddiye ne muzibe... ne çocuğa ne büyüğe... ne sadeliğe ne debdebeye... kıyamaz herhangi birini elleriyle öldürmeye...
Bilir ki nice yazıda, dizilmiş onca notada, boyanmış bunca tuvalde, söylenmiş sözde, yakılmış türküde o tepişmenin sancısı vardır.
Sancı durdu mu ne akarsu ne ters akıntı kalır.
Ölü bir denizde tek kürekle döner durursunuz..."

Bazen "neyin var ne oldu sana" diye sormayın... Muhtemelen içimdeki "Yay" ve "İkizlerin" yer değiştirmesi, kaynaşması ve kucaklaşması söz konusu o anda... Can Dündar'a da teşekkürler, derdime derman, leb demeden leblebi olacak bir cevabı harflendirdiği için...

Wednesday, January 18, 2006

Erteliyorum çünküüüüü....

Günlerdir defalarca bu ekranı açıp birşeyler yazmak istedim
Araya hep birşeyler girdi.
Hatta bir defasında bir aşama daha kaydettim ve gerçekten yazdım.
Ama bu sefer de yazılar gitti!!!
Kara bulutları üfledim geçti!
Peki dişe dokunur ne yazdım??
Hiç!
Sadece içimde kalmasın istedim :)
Bir de "araya hep birşeylerin girmesi" olayının gerçekleştiği masa işte karşınızda...
Yeni ofisim! Ve manzaram tabiii...

Saturday, January 07, 2006

Annem, Babam bir de Ben...


Hala telefonla aradığımda telefondan sesinizi duyuyorsam...
Ben geldigimde hala revani ve ızgarada tavuk, domates, biber yapılıyorsa hiç sektirmeden...
Dönerken çantam İstanbul'da da satılan ama "bizim oradan"olduğu için en özel olan şeyler ile tıka basa dolduruluyorsa...
Hala türlü iniş çıkışlarıma sabırla yaklaşılıyorsa...
Oradasınız demek oluyor bu hala...
Bunu da anlarsınız değil mi???