Saturday, February 25, 2006

Sonunda ben de sobelendim!

Duygu'nun blogunu takip ederken fark ettiğim bir oyundu ya da durumdu bu sobeleme meselesi ve sonunda ucu bana da dokundu :) İşte cevaplar:

1. Yaptığım 4 iş:
  • En anlamsız ve komiklerinden birisi çocukken evde yalnız kaldığım anlarda annemin kremlerini kardeşimin popo pudralarıyla karıştırıp krem yapmak ve bunları sınıftakilerin üstünde denemek. Kısaca "kozmetik üretimi" :P
  • Chat Dergisi GYY yardımcılığı. Advantage yıllarım. Paf takımdan HSBC'ye kadar uzanan yıllar. Maç bittiğinde Reklam&İletişim'de Yönetmen Yardımcılığı formasını taşıyordum.
  • Gönüllü uydurmasyon, atmasyon, uçurmasyon yemek elçisi.
  • Hilton Türkiye&Doğu Avrupa Bölge Pazarlama Direktör Yardımcısı.

2. Defalarca izleyebileceğim 4 film:

  • Farinelli
  • City of Angels
  • The Professional
  • The Devil's Advocate

3. Yaşadığım 4 yer:

  • Adapazarı
  • İstanbul
  • Baltalimanı
  • Akaretler

4. İzlediğim 4 TV programı

  • Avrupa Yakası
  • Haberler!!!!
  • Üfffff TV ci olmadığım için sıkıldım bu sorudan!!!

5. Tatil için 4 yer:

  • Canım nereye, ne zaman, kim(ler)le isterse orası...

6. En sevdiğim 4 yiyecek: Burada kendime torpil geçerek 4'ten fazlasını söyleyeceğim üzgünüm :)

  • Nutella
  • Kendi yaptığım harika salatalarım
  • Annemin herşeyi :) En günceli şu anda buzdolabında duran aşure.
  • Babamın ızgaraları
  • Kontrafil!!!!! Sedaaaaaaaaaaaaa!!!!
  • Yıllar önce İstanbul Erkek Lisesi'nin orda keşfettiğimiz en mütevazı kebapçıda yediğim kebaplar. Burayı bilen varsa Allah aşkına bana yerini tarif etsin tekrar.
  • Maslak Migros'un arka kısmında yapılan harika köfte ekmekler. Songüüüüüüüllllll var mı hala??? Yaaaa bekler miydiniz hiç orada böyle bir atraksiyon :)
  • House Cafe'de gözüme kocaman gözüken ve içinde sebze, ot olan herşey ve Bailey's Latte ile kestaneli kahveli cheese cake :))

7. Hemen şuanda olmak istenen 4 yer:

  • Hafta içi yazıyor olsaydım moody bir tonda daha farklı cevaplar olabilirdi ama bugün cumartesi ve Sapanca ile başlayalım.
  • Kendimizi strese sokmadan yakından devam edelim Bebek, Arnavutköy, Yeniköy de herhangi bir sevimli, yapmacık olmayan, kalabalıkların doldurmadığı, yalnızken bile saatlerce vakit geçirebileceğim herhangi bir yer.
  • Sıcak bir yer: Parmak arası terliğime kaçan kumları temizledikten sonra suyla buluşabileceğim ve akşamında da yemeğiyle, içkisiyle, sabahlar olmasınıyla, kahkahasıyla, müziğiyle, shot larıyla keyif bulacağpım, güneşi bile sobeleyebileceğim herhangi bir yer.
  • Bir de bir yer daha ama.....

Sobelesek sobelesek kimi sobelesek??? Bir küsür aydır bloguna uğramayan Müge'yi ve bloguyla ısınma turları atan Melis'i sobelesek.

Duygucuuuum ben çok sevdim bu oyunu yahu :)

Tuesday, February 21, 2006

Tiril tiril...

Hafiflemek istiyor bedenim, zihnim...
İncecik elbiseler, gömlekler, açık renkli, keyifli...
Geceleri saten, şifon elbiseler bluzler, en hafifinden stilettolar, parmak araları...
Güneşten kamaşan gözlerim..
Biten güneş losyonlarının tazelenmesi..
Mayo, bikini, baby doll alışverişleri :)
Islak saçların happy hour a yakın saatlerde rüzgarda kuruması ve kendiliğinden doğal dalgasını bulması...
Hafif yemek öncesi hafif leyla olma halleri...
Yanakların ilk güneş yanığıyla büründüğü pembelik hali...
Sabahını bulamayan geceler, renkli renkli boşalmayan kadehler...
Parmaklarımın arasından akıp giden kum taneleri...
Suya giriş anındaki ürperti...

Bu yazının rengi uçuk pembe ve fark ettiğin gibi yaza, avareliğe özlem dolu...

Burcu Yatmazoglu "yaz" ı mı ozluyor ne???
Ay ne komik bitti bu yazı böyle!!!!




Thursday, February 09, 2006

Biraz buralarda değilken...

İki saat geriye doğru uçmak ve bu iki saati fiziksel ve ruhsal olarak kabul etmesi için kendi kendimle ciddi bir anlaşma yapmak!!! Kız sözü, izci sözü vs...

Muzenler: Wagamama'da piknik masası, okul kantini, yazın yapılacak tekne gezisi, ortaokulda 15 oğlanın sırayla attığı uçan tekmeler sonucu kırılan tahta, Soho, Chinatown...


Toplantılar: Tanışma seansında günün şanslısı olmak, rengarenk proje masaları, normal ritmde nefes almayı unutmak, yeni yüzler ve isimler, Tiago prezentasyonu, Belgo, London Eye 'da şampanya keyfi, Covent Garden'da proje gözlemleri ve kaçamak bir kahve molası :)

Başka bir şehir: Ara ara ait olmak istediğim yerlerden sadece biri... Günaydın derken yine başka bir yerde olmak... Her karenin yeni olması ve her sesin... Kelimelerin birbiriyle çakışmaması... Ama yine de sıkılınca dönebileceğini bilmek...

Evet next please....

Wednesday, February 01, 2006

Zara Home'da Uyuya Kaldım ve...



diye başlasaydım cümleye şayet hiç te pişman olmaz, utanmaz, şaşkınlık duymazdım bu durumdan. Tahminimce her 15 dakikada bir yeni bir nevresim takımını açar üstüne yatar hiç olmadı belime sarar, içtiğim her su bardağının her seferinde değişik renk ve şekilde olmasına dikkat ederdim!
O alem güzellikteki çekmece saplarını küpe yapar, peçetelikleri yeni gelinlerin bilezikleri gibi dizi dizi koluma geçiriverirdim. Ayak parmaklarımın her birini başka bir renkli mindere koymak için çabalar, bardak altlıklarını yere dizip bitmek bilmeyen bir "seksek"e girişirdim...

Burayı biraz fazla mı seviyorum acaba ben!!! Pardon ama ne zaman büyütmeyi düşünüyorsunuz burayı?? Benim hayal gücüm için biraz dar kalıyor da :))