Thursday, August 16, 2007

çekmecedeki tren bileti...

8 sene önce bugün 18 yaşındaydım...
8 sene önce bugün anne ve babaya söylemeden gece treni ile İstanbul'dan Eskişehir'e gitme heyecanı içinde...
8 sene önce onlar beni uyur bilirken ben sabaha karşı bilmediğim bir sebepten, iki tepe arasında durmak zorunda kalan trenin içinde bilmediğim yüzlerce insanla birlikte...
8 sene önce sabaha karşı kuzenim karşıladı beni istasyonda bu macerayı bilen tek kişi olarak ve 4 saat kadar banklar üzerinde uyuklayarak...
8 sene önce sabah sokaklarda hiç görmediğim kadar çok pijama ve ev terlikli insan gördüm, önce güldüm...
8 sene önce sabah televizyonu ilk açtığımda karşımda sanki "Filistin'den bildiren" bir spiker gördüm, tam arkasında liseden tanıdığım bir çocuk atlet şort ve hepsinin arkasında tanıdığımı inkar etmek istediğim o caddeyi gördüm...
8 sene önce bugün babam bize ulaşamadı telefonla, biz de ona... Sonra 8 sene öncesi için extra teknolojik bir aygıt aracılığa ile konuştuk birbirimizle... Askerler kullanırmış bunu "savaş zamanında"...
8 sene önce ama bundan birkaç gün sonra babama sarıldığımda çok ağladım... Belki onun bu kadar ağladığını gördüğüme ağladım...

8 sene önce bugün iki ay kadar sonra Adapazarı'na gelmemize izin verdi babam...
8 sene önce bugün hayatımdaki en büyük "öncesi" ve "sonrası" karşılaştırmasına maruz kaldım.
Hafıza kaybı gibi, bitmek tükenmek bilmeyen "eksik parçayı bulma" oyunu gibi ya da sayılar üzerindeki noktaları takip edip çizgileri birleştirdiğinde karşına hep eksik hep devrik çıkacak şekilleri oluşturmak gibi...
Dalga dalga olan anacaddelerin, havalanan kocaman apartmanların, kavanozun içindeki ateş böceği misali o anda evine haps olup oradan oraya savrulan insanların, her gece korunmak ve sığınmak için girdiği evinin altında kalıp da eksilenlerin, x yardımı y kuyruğu, mide bulandırıcı fırsattan istifadecilerin hikayeleri...
Bildiklerim 3'e ayrıldı: "Adapazarı'nı Seviyorum ve Terk Etmiyorum" stickerlarını arabalarına yapıştırıp şehirde kalanlar, bu sticker'ı akıllarına ve yüreklerine takıp ayrılmak zorunda kalanlar ve bir de... Bale gösterisi resminde arkamda duran Esra, ortaokulda okuldan kaçıp evine gittiğimiz Nazlı, lisedeki İngilizce öğretmenim... Cümleler ağırlaştı, satırlar bir alt satıra sarkmaya başladı...

Adapazarı eskisine inat çok daha güzel bir şehir... Rengarenk, iki katlı, bahçeli evler... Daha da güzel olacak eminim... Umarım bu olayın akıllarda ve yüreklerde bıraktığı iz hergeçen gün azalacak ve ben de sadece "17 Ağustos" tarihli tren biletimi sakladığım yerden çıkarınca hatırlayacağım...

http://www.milliyet.com.tr/ozel/sergi/galerideprem/index.html

9 comments:

minny said...

8 sene once o gece.... Ben istanbul'dayim. Ailem Ankarada. Ne oldugunu bile anlamadık ki. Zaman durdu. Tlf calismaz, ulasamazsin, ulasilamazsın. Allahtan bir an icin elimdeki tlf baktim. Hemen babami aradim. Sesimi suyunca kizim dedi. İyiyim baba. Acik havada, bir parktayim. Ne oldu dedim, biz yasadik ama anlamadim ki. Allah hayatini kaybeden herkese rahmet eylesin, geride kalanlara ise sabir..
Aslihan

eylem said...

1999-17 Ağustos. Benim içinde unutulamayacak bir tarihti. O gece ölüme ne kadar yaklaşmıştım. Benden kaçtı. 8 sene sonra hayattayım. 2015 de neler olur bilemiyoruz. Tek bilip hissedebildiğimiz ŞUAN.

Anonymous said...

8 SENE ÖNCE BENDE O KABUSUN TAM ORTASINDAYDIM 2 GÜN KALDIGIM O ENKAZ BANA 2 YIL GİBİ GELDİ ADAPAZARLIYIM VE DEPREMİ EN İNCE AYRINTISINA KADAR YAŞADIM VE HALA UNUTAMIYORUM
OKADAR GUZEL YAZMIISINKI SU AN GOZYASLARIM KLAVYEMDE TESADUFEN ÇİĞDEMİN BLOGUNDAN BULDUM ADRESINI
ACAR ACMAZ YAZINLA KARSILASTIM ŞOK OLDUM
ADAPAZRLIMISIN VEYA BURDA HAYATININ BIR KISMINIMI GECIRDIN TAM ANLAMADIM AMA BURALARI BILDIGIN KESIN SENI OPUYORUM TAKIP EDECEGIM

İREM*LARA
5 YASINDA LARA ADINDA BIR KIZ COGUCU ANNESI
SEVGILER

Pinkshake said...

Merhaba İrem ve Lara :) Adapazarlıyım. 98'den beri İstanbul ama Ada'nın yeri ayrı herzaman; Çark Cad., Dürüm, Pizzante,Babos,Rodi, AFM, Rumeli'de ıslama köfte, Sapanca, yenilenmesine rağmen ısrarla Vakıf Otel :), bulvar'daki havuz bolluğu, dönerciler... :) Yaşamın değerini pek de keyifli olmayan bir sebepten bile olsa daha iyi bilen nadir insanlardan birisi olduğun için ne kadar şanslısın biliyorsun değil mi? Lara'yı da öpelim kocaman ve Kapalı Çarşı'daki Adam Mağazası yanındaki kuruyemişçiden bir şemsiyeli çikolata uzatalım buradan :))

Anonymous said...

slmm inanmıyacaksın ama şemsiyeli çikolatayı her iş çıkışı eve gitmeden alırım uzun çarşıdan :))

78 liyim sen sanırım benden küçüksün hangi okul mezunusun

buralara geldiğinde görüşmek üzere
bizde seni öptk larayla

Pinkshake said...

Merhaba İrem :)
Atatürk Lisesi mezunuyum, '80 Aralıklıyım yani fazla küçük sayılmam artık :)bir aydır gitmedim adaya özledim sanki biraz, en son poyrazlarda en dar banklarda akrobatik bir şekilde oturarak kahvaltı etme girişiminde bulunmuştuk dönmeden önce ha ha :)

pigmelerle.dans.eden said...

benim adapazari ile ilgili tek bildigim sey sensin, bi de seni cok fazla ozledim. uymadi buraya ama olsun.

Anonymous said...

selam burcu. liseden sonra çok fazla arkadaşımla görüşemedim.bi gece lise yıllığımı karıştırırken herkesin adını Google'a yazdım blogunu buldum ve bu yazıyı okudum. İnan etkisinden uzun süre çıkamadım. Seninle ilgili hatırladığım en son anım 1999 MayısındaKadıköy Rıhtım'da Esra ile yürürken senin önümüzde yürüdüğünü farketmemiz ve sana seslenerek yaptığımız kısa sohbet. 17 Ağustos gecesi Esra'yı kaybetmemiz, seninle son karşılaşmamız ve bu yazı. Bak yine kötü oldum...

ESVED

Pinkshake said...

Esved :) Yazı sana keyifsiz şeyleri hatırlattı ama bak bizi buluşturdu tekrar :) Çok mutlu oldum bana ulaşmana :) Çok haberlerim var lisedeki insanlar ile ilgili. Sen de maviler ve beyazlar içinde devam mı? mail adresim burcu.yatmazoglu@gmail.com bana mail at lütfen. Cok opuyorum seni. Mail bekliyorum mutlaka.