Saturday, February 16, 2013

Yoksa Sonunda Festival Heyecanını Yaşayanlardan mı Olmuştuk? !f İstanbul.

Senelerdir merak ederim festival katılmcısı olmak nasil bir duygudur, sabahtan akşama durmaksızın film izlemek, İstiklal Caddesi, Asmalımescit ya da Cihangir civarlarındaki kafelerde film saatini beklemek nasıl bir keyiftir? Çok ciddi bir film izleyicisi olduğumu söyleyemem ama ortamın tadını çıkarmaya ve farklı filmleri görmeye de hayır demem. İşte !f İstanbul Film Festivali geldiğinde böyle bir hissiyat içindeydim. Acaba bu sefer olacak mıydı? Saatine, gününe, yorgunluğa, ertesi günkü sunuma kafayı takmadan festival kalabalığına birkaç günlüğüne de olsa adım atabilecek miydim???

Festival web sitesi açılır açılmaz incelemeler yapıldı ama bilet alınmadı. Sonra Time Out Istanbul'un film önerileri okundu ama yine bilet alınmadı. Ne zaman ki "W.R.E" "hadi" motivasyonu ile olaya dahil oldu işte o anda tık tık biletler alındı ve 15 Şubat Cuma günü heyecanla beklenmeye başlandı. "Woody Allen: A Documentary" ile festivale adımımızı attık.



Pre ve post grip hallerimiz, bitki çaylarımızı yudumlamaya dalıp filme 2 dakika kala oturduğumuz kafeden uçar adımlarla salona geçişimiz ve de en ön sıradaki koltuklarımız ile güzel bir deneyim oldu festivaldeki ilk günümüz.

Film nasıl mıydı? Woody Allen'ın zekasına ve de işlerine biraz dahi ilginiz varsa mutlaka görmeniz gereken bir belgesel kendisi ile ilgili. Belgeseli izledikten sonra asıl isminin aslında ne olduğunu, film dünyasına nasıl adım attığını ve de bilmediğim ne kadar çok filmi olduğunu ve de başka başka pekçok ilgi çekici detayı öğrenme şansım oldu. Şimdi sıra festival sonrasında tüm filmlerini bulup izlemekte.

Bugün iki film daha izleyerek festivale devam. Sevdim ben bu işi :)

No comments: