Tuesday, March 11, 2014

Aslında...

Hayat hiç hesapta olmayanları getirebilirmiş karşımıza.
Sandığımızdan daha çok korkabilir, tahmin ettiğimizden daha çok aslan kesilebilirmişiz.
Basıldığında bizi yerimizden zıplatan damarımız aslında sandığımızdan daha da hassasmış.
Belki de söylenildiği kadar apolitik değilmişiz. Biranda sokakta buluverebilirmişiz kendimizi.
Tencere tava mutfak dolabı ve ateş üstü dışında daha işlevsel ve anlamlı olabilirmiş.
Birikenleri aklımızda tutabilir, aklımızda tuttuklarımızla çimenler üzerinde çadır yapabilir, o çadırlar içinde
yürekleri temiz beyinleri aydınlık olanlar siyahla beyaz, kısayla uzun, doğuyla batı, varlıkla yokluk kadar
zıt olma durumunda dahi tahinle pekmez kadar en güzel şekilde birbirimize karışabilir ve daha da lezzetli bir hale gelebilirmişiz.
Kırmızı sadece bir renk değil, havada savrulan bir elbisenin en cesur, masum ve akıllı detayı olabilirmiş.
Yaşadığın şehir bir anda film setine dönebilirmiş sen de içindeki aktör, figüran, set işçisi ya da makyöz olabilirmişsin.
Seni koruyacağını düşünüp sığındıkların, maddenin katı, sıvı ve gaz hali şeklinde eline batan paslı bir iğne olabilirmiş.
Bazılarının iki kulak deliği arasında hava, kalpleri yerinde içi boş delik bir buz torbası, dillerinde hücre sayısından fazla yalan olabilirmiş.
Küçükken anne babanın senin ilk konuşma ve şarkı söyleme anlarını kaydettikleri kasetler birileri için aslında o kadar masum hatıralar olmayabilirmiş.
Birgün gelirmiş ki yaşıtlarının, kardeşin yaşında olanların fotoğrafları bir anda siyah beyaz olabilirmiş.
Şöyle uzuuun bir uyku çeksem rüyası birilerinin içinden hızla uyanmak istedikleri bir kabus olabilirmiş.
Belki de hayatının sonuna kadar kesişmeyeceğin nefesler için gözlerin dolabilir, içindeki damlalar yüksekten korkmasına rağmen göz yuvalarından aşağıya doğru kendini bırakabilirmiş.
Binlerce insan yitip gidenin yerine evlat, geride kalanın kalbine kan ve ciğerine nefes olmak için kenetlenebilirmiş.
Ve Küçük Prens dendiğinde gözümüzün önüne artık gülümseyen bambaşka bir yüz gelebilirmiş…


No comments: