Gece saat 03:30... İçgüdüsel bir hareketle buzdolabı açılıyor ve içindeki fıstıklı çikolata afiyetle yeniyor. Sabah alarm ile verilen ve galibin aslında başından beri belli olduğu mücadele sonucunda uyanılıyor ve elbiseler önündeki minimum 10 dk.lık bekleyiş... Sonra bir koca yudum diet cola ile biraz daha kendine geliş..Hımm... Bugün Kara Fırın neden bu kadar boş, yoksa kaşarlı poğaçanın çıkış saatini benden başka birileri daha mı öğrenmiş? Uzun saçlı, kocaman siyah gözlüklü ve hiç çaktırmasa da boyu kadar bir kızı olan kadının çantası ne alakasız bugün! Tam köşeyi dönünce yine o eski ünlülerden olan amca. Ünlü ama ismini bilmiyorum ve o da her seferinde "sen beni tanıyorsun aslında" diyen gözlerle bakıyor, ama tanımıyorum işteeee!!! Saat 08:40 ve gayet ağdalı bir şekilde elinde cep telefonu yürüyor yaylı yaylı...
Ta taaa... İşte jilet gibi kıyafetleriyle köpekli amca! İsmini söylemişti ama hatırlamıyorum. Köpeği de çok çirkin aslında ama üzülmesin diye başını okşuyorum her seferinde. Bu sefer çok uzun tutmaz umarım, sonuncusunda kırmızı şarap ve akşamları salata yemenin faydalarından bahsetmişti yaklaşık 10 dk.!
İşte "U"! Benim için bu! Ağaçlar beni seviyor :)Sonra bir de her sabah bana ilk "günaydın" diyen şahsiyet: "Kedi". CRR'nin kedisi o, kızmı erkek mi bilmiyorum, ama her sabah mutlaka selam veriyor bana. Soğuk havalarda binaya yansıtılan güçlü spot ışıklarının karşısında ısıtıyor kendini. Yani hem keyfine düşkün hem de sanata. Benden çok konser ve oyuna tanık olduğunu biliyorum.

Sonra sonra bir de gökyüzü. Buaralar keyfimi kaçırmıyor. Ama Eylül'ün ilk hafta sonu bir kasvet, bir dehşet, bir saldırganlık ile gelmedi mi?? Bir kendini bilmezlik durumu!! "Yaz"ın da bu kadar kolay mağlup olmasını aklım almıyor!!! Ama
yine de bu gökyüzü komik şey!Birsürü işe yarıyor:
İ
çinde kar yapıyor, gökkuşağı saklıyor bir de dibine hazine gömüyor, sonra bulutlardan şekiller yapıp önümüze koyuyor, pembesi, moru, kırmızısı, mavisi var, git git, içinde uç uç bitmiyor, fotoğraf çekerken resmen poz veriyor... Kocamaaaaannnn bir minderin içindeyim ama resmen içinde, o kadar kocaman ve yumuşak ki saklıyor resmen beni... ayağıma dokunan şey de çimenler... kavunlu frozen ve "it's a beatiful day". Bense "Wallpaper" içinde "Dünyanın mutlaka görülmesi gereken şehirleri" sayfaları arasında bir yerde kaybolmuşum... Hangi sayfa olduğunun ne önemi var ki..?
1 comment:
burcuscum ben o kediyi taniyorum biliyo musun!!!! otelden cikip ogle yemekleri icin nisantasina yururken pesimden gelirdi!!!! o zamanlar 2 katli olan makrodan salata alirdim (ust katta acik bufe sutte salatasi vardi :) sonra benim bayildigim itfayenin karsisindaki parkta yerdim..kedi de etrafta dolanir ona biseyler vermem icin gozumun icine bakardi...bi keresinde pirincli ispanak salatasi vermistim hapur kupur :) yemisti...ya cok ozledim yaaaaa
duygu
Post a Comment